25 Ekim 2012 Perşembe

BY-RAM DENEMESİ

Nerede o eski bayramlar
Her bu şekilde yazı yazmaya başlayan yazarlar bir şekilde yazılarını sürükleyip yeri gelince sündürüp, çekiştire çekiştire yazarlar. Eski bayramlık hatıralarını eskici bir sandıktan çıkarıp yeni alınmış bayramlıklar gibi giydirirler yazılarını. Hepimizin ya da bazılarımızın hoşuna gider hatta, zevkle okuruz hatıralarını. Hep bir ucu mutlaka bizlere dokunur, kalpten hissederiz. Belkide hepimizin eskici bir sandıkta, her günyüzüne çıkan yesyeni bayramlık hatıralarımız vardır, bu nedenden ötürüdür tüm bu dokunuşları derin hissiyatlarımıza...
Ben küçükken, babamın kucağında yolda gittiğimiz zaman kadar küçükken, her bayramda yalnız kurban bayramına has bir durum olmamakla birlikte, tüm ailece giderdik dedemlerin evine ilk gün... hiç bir bayram istinasız... orada tüm aile toplanacağını bilir de giderdik... babam babasına hemyardım etmek hemde eşlik etmek için giderdi.. annem kayınvalidesine mutfakta yardım etmek için giderdi.. kardeşim ortalıkta koşturmak için giderdi... bense televizyonda Barış Manço ile 7den70e programını izlemek için giderdim... EVET pazar günleriydi Barış abimizin programı ama benim için her dedeme gittiğimiz gün pazar günüydü... belki bir tesadüfdü... belki de hep... ama her pazar günü dedemlere giderdik biz bayramın ilk günü... Barış abiyi izlemek için.... Adam Olacak Çocuk olarak....
Neden hatıramda bu var bilmiyorum fakat, şu an yazarken bile içimi heyecanlandıran garip bir his var... sanki o günlere geri dünmüşüm, dedemlerin evine babam kucağına, sırtına, omuzlarına almış olarak giriyoruz. kapıdan girer girmez hemen televizyonun karşısına geçip oturmuşum ve barış abiyi izliyorum... dedemin evinde, dedemle nenemin kokusu eşliğinde...
programın sonlarına doğru, yani barış abi dünya turuna çıktığı zaman, evde de yemek, kavurma, şiş kebap, ciğer sote kokuları tura çıkardı, tek tek burunları ziyaret ederek... program bittiği zaman sofra faslı başlardı... yemeklerle bezenmiş, masanın örtüsünün bile görünmediği sofra faslı... tüm aile orada olurdu.... dedemler, tüm halalarım, eniştelerim, kuzenlerim ve biz... sohpetler, yapılanlar, yapılması planlananlar, ne olmuş ne bitmiş herşeyin konuşulduğu sofra faslı... dedemin biz çocukları konuşturduğu, anlattırdığı, dinlediği, dinlettiği, güldürdüğü sofra faslı... hiç bitmeyecek gibi görünen, ve hatıralarımızda hiç bitmeyecek olan sofra faslı...
yemek işi bittikten sonra salona geçilip oturulduğu ve konuşmanın devam ettiği, biz çocukların bir süre sonra sıkılıp içeride başka bir odaya geçip oyunlar oynamaya başladığımız zamanlar ise ömrünüz boyunca bitmesini istemeyeceğiniz zamanlardı... ama anne ve babalarımız bizi içeri çağırıp beraber oturmaya zorlamaya kadar süren bitmeyecek zamanlardı... bu zorlanmadan sonra daha eğlenceli olan onlarında eskici sandıklarından çıkan hiç eskimeyen bayramlık ve gündelik hatıraları anlatılırdı.. bizlerde birer masal gibi dinlerdik her seferinde eğlenerek... akşama kadar.... bitmeyene kadar...
her seferinde bitmesini istemediğimiz zamanlar, hep de en heyecanlı yerinde bitmek mi zorundadır.
akşam olunca biz hariç halamlar evlerine dağılırlardı. en son biz ve dedemler kalana dek... bir cümbür cemaat sona ererdi... bir neşe patlaması sona ererdi... ev birden sakinleşirdi... koskoca ev birden küçülmüşde büyümüş havasında girerdi... içinde çocuk sesi barındıran kocaman bir ev... oturma odasına geçerdik geri kalanlar... taşıma kapasitesi biz kadar olan başka bir odaya... benim barış abiyi izlediğim odaya... ama akşam barış abi olmazdı.. izleyemezdim onu.. bir burukluk bir yorgunluk çökerdi birden benim ve kardeşimin üzerine... belki de gün boyu neşli curcunanın içinde olmaktan... koşmaktan, oynamaktan, konuşmaktan, bağırmaktan, gülmekten.... ama hiç birşey bitmez yinede... her şeyin bir çaresi vardır her dakika... dedemin bilgili sohpeti eşliğinde BOB ROSS amcamız şekillendirirdi tualini.. dedemle birlikte neşeli ormanlar, oyun oynayan şelaleler, yüce kudretli dağlar çizerdi hayatla iç içe...
bob amca da bize veda ederken biz de kendi evimize gitmek için görüşmek üzere seramonisini başlatırdık usulünce... teker teker öpüp koklaşılır ve tekrar tekrar bayramlaşılırdı sırasıyla...
eve gittiğimizde daha gün bitmezdi biz çocukken... bayram hasılatı hesaplanmadan yatılmazdı.. ne kadar kar yapıldığı anlatılırdı kardeşler anababalarına.... sonra yatılırdı hesabı emniteye alarak (:))
biz çocukken, babamızın kucağında giderken ki kadar çocukken, bayram çok büyük bir olaydı biz çocuklara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder